Gibi Bir Şey...

"Gerçek sanıyorum," dedi. "Bazen, güzel şeyler görüyorum. Ne bileyim, gülümsüyor insanlar." Bunu söylerken, başı öne eğik, mahcubiyetle gülümsedi. Gerçek olmayan güzel bir şeyi hatırlar ve özlermiş gibi. "Yani, gülümsüyorlar işte. Merakla size dair, ama sizin, hani... nasıl anlatayım, bilmiyorum ki... içinize, içinizdeki bir şeylere, ruhunuza, yaralanmaya müsait ruh eklemlerinize dair bir şeyler soruyorlar. Hani, önemliymişsiniz gibi, anlatabildim mi? Böyle, güzel şeyler işte. Sahici gibi güzel. Böyle anlatmasanız da anlayan bir bakış gibi güzel. Güldüğünüzde dudaklarınızın kenarlarından akıp giden gözyaşlarını görürmüş gibi güzel... Bir sürü güzel şey görüyorum. Küçük küçük güzellikler öyle. İşte ben onları gerçek sanıyorum. Sonra birden, bir şey de olmuyor hani de, öyle bir anda, kendiliğinden, öyle rüyadan uyanır gibi, onların gerçek olmadığını fark ediyorum. İnsanların bu tür şeyleri sadece nezaketen, o da ancak gerektiğinde yaptığını anlıyorum."
"Ve bu, sizi yaralıyor, öyle mi?"
"Hayır. Yani, evet, yaralanıyorum ama gerçek olmadıkları için değil."
"Ya ne için?"
"Gerçek olmadıklarını anladığımda, böyle bir burukluk sarıyor içimi. Üzülüyorum sanki. Böyle hayal kırıklığı gibi bir şey... İşte o hissi duyduğumda, kendimden çok utanıyorum. Güzel şeyleri oldukları gibi kabul edemediğimi vuruyor yüzüme. Gerçek olmamaları, onlardan duyduğum sevinci etkilememeliydi. Güzel şeylere hakkıyla sahip çıkamıyorum. Ben de diğerleri gibi gerçek olmaya zorluyorum onları. Beni yaralayan yalnızca bu. Yoksa insanların nezaketleri, bilakis, yaralarımı sarıyor."

Yorumlar

N.Narda dedi ki…
Davud'un İnsanlarında adını gördüm, ortak dostlarımız artmış :) Görüşmek üzere.