"Allah bu acıyı bana unutturmasın"

"Allah bu acıyı bana unutturmasın," diyordu kadın.
Konuyu bilmiyorum. Yanından hızla geçerken bu cümleyi duydum yalnızca.
O andan beri düşünüyorum.
"Allah bu acıyı bana unutturmasın."
"Allah bu acıyı bana unutturmasın."
Ses tonunu hatırlıyorum sonra. Acısını seven, acısına sarılan, yüreğinin yara izini usulca okşayan bir ses değildi. Öfkeliydi daha çok. Ağlamamaya direnirken bir sıkılaşır, ağrımaya başlar ya gözler. Öyle bir sesti. Sesi, ruhu, ayakta kalmak için kendini sıkar gibiydi. Belki şimdi uyduruyorum bunları. Belki alelade bir sesti de ben bunları yakıştırıyorum. Bilmiyorum ki...
Ama hep aynı tonda yankılanıyor ses zihnimde. "Allah bana bu acıyı unutturmasın."
Muhtemelen o acıyı hep hatırlamak ve tedbirli olmak istiyor bundan sonra. O acıyı bir kez daha yaşamamak için.
Bir acıyı bir kez daha yaşamamak için durmadan acımak istiyor. Hep hatırlamak... Bir kez daha yara çıkmasın diye, bir yarayı hep kaşıyarak orada tutmak.
Bu, biraz garip değil mi?
Ben hep unutmak isterim halbuki. Duyguları yani. Yaşamak ve unutmak. Unutup bir kez daha yaşamak. Yeniden yaşarken ilk kez yaşıyormuş gibi olmak. Yine şaşırmak. Şaşırmak. Alışmamak. Her seferinde bir yenilik hissi, aynı döngünün içinde hem de. Daha makul değil mi?

Yorumlar