Ne İdüğü Belirsiz Bir Şeyler İşte...

Çocukken dedemin halamı yanıma göndermesini çok istedim. Olmadı. Hani oldu da biraz Maraş dondurmacısı usulü... uzat, geri çek filan...  Ondan sonra bıraktım ben çok istemeyi. "Olursa olur olmazsa olmaz" denecek isteklerim oldu hep. Hani bir karşılaştırma olarak diğerlerinden daha fazla istediğim şeyler oldu elbet lakin istemenin çokluğu hırsa meylettikçe kendimi geri çekmeye çalıştım. Bazen tamamen vazgeçtim istemekten...

Zamanla ne oldu bilmiyorum, isteyemez oldum... Yolda bulduğum mutlulukları topladım işte... Küçücük şeylerden yüreğime sığmayacak mutluluklar çıkarır oldum. Her akşam batıp durur güneş ama bazen hani karşı pencereden yansır ya yumuşacık ışığı, hani böyle turuncu.... Sevinçten ölecek gibi ediyor beni... Yahut hani hafifçe, hani ruhunu okşar gibi, teselli eder gibi esende rüzgâr, huzurdan boğulacağım sanıyorum... Öyle olağan şeyler öyle ani ve yoğun güzellikler veriyor ki bir şey istemek gelmiyor aklıma. Hayallerim paslanmış gibi oldu öyle olunca. Böyle içimde kapısı gıcırdayan, tozlu bir oda gibi...

Dil nankördür derler. Bildiğiniz bir dili bir süre kullanmayınca unutursunuz ya, hayaller de bir dil işte... İnsan kullanmayınca bir süre, gönlü dönmemeye başlıyor hayallere... Peltek, yarım, anlamsız hayaller, beceriksizce istekler... Hayallerini yitirenin içi dilsizleşiyor sanki... Hayalleri susunca içi susuyor insanın...

Sessizliğe alışınca en ufak çıtırtıdan ürkmeye başlıyor insan. Nasıl isteniyordu bir şeyler? İsteyebilmek istiyorum mesela, deniyorum, utanıyorum sonra. İstemek, küstahlık gibi geliyor. İstemek, hani hadsizlik gibi... Uzun zamandan beri ilk defa neyi "çok" istemek istediğimi de biliyorum. Ağır geliyor. Hamlamış ruhum. Hiç olmazsa ufaktan başlasaydım. Sözlük karşılığı "Olmayacak duaya amin demek"...

Hayat ne acımasız bazen. Tesadüf olmayacak yığınla olay yaşatıyor ama bir anlam koymayı unutuyor içlerine...
Hayat ne acımasız bazen. İnatla "amin" dedirtiyor olmayacak duaya... Ve sen bitirir bitirmez cümleni, yüzüne vuruyor olmazlığını...

Çaya bile eli uzanmıyor bazen insanın...Tuhaf mahluk insan... Kendine söyleyemediği şeyleri biliyor ama söylemeyince yok sanıyor... Umuttan kaçıyor ya da beyin ölümü gerçekleşmiş bir umudun fişini çekmemekte direniyor. Halbuki umut, hani "öldürmeyip süründüren" cinsten... Umudum, can olur mu başkalarına? Kendim için bir şey olma umudum yitirdi bendeki işlevini... Parçalayıp bağışlayın başkalarına....

Yorumlar

YasamPinarim dedi ki…
İnanır mısınız, daha dün gece bir arkadaşıma şu mevzuu vurgulayan bir mail yazdım: "Kendine söyleyemediği şeyleri biliyor ama söylemeyince yok sanıyor." Keşke dile getirilmeyen şeyler hakikaten de yok olabilse dedirtiyor bazı şeyler insana.

Yüreğinize sağlık, gene duygularıma tercüman olmuşsunuz :)