Şu saatte mis gibi deniz kokusu çekmek varken içine derin derin gaz çekiyorum içime iki bardak daha çay içmek uğruna. Gaz insanın aklını çalıştırıyor bence. İnsan böyle boğazı yanarken ve başı ağrırken daha iyi idrak ediyor içinden geçenlerin hiç gerçekleşmeyeceğini. Peki o içinden geçenlerin geçmesini engelleyen bir gaz da yok mu? Silse geçse hani geçmişliklerinin izlerini de... Hatırlanmayan bir rüya gibi...
Bir zaman önce "Hiçbir işe de yaramıyorsun ama insan seni özlüyor," demişti kuzenim. İnsanın özlendiğini "ama"lı cümlelerle öğrenmesi sunta tabir edilen o form bisküvilerinden yemek gibi... "Ama"dan öncesinin "hiçbir işe yaramamak" üzerine olmasıysa o bisküvinin küflenmişi tadında... Bunun gerçek olmasıyla benzeştirebileceğim rezillikte bir şey yemedim henüz...
İşine yaradığım insanlar da var. Onlar genelde özlemiyorlar. İlginç aslında... Ters orantı gibi bir şey. Ya da şarkılar çok etkiliyor beni. Bilmiyorum ki... Belki de gazdan hep... Bir servis çağırmalı.
Gitmek istiyorum bir zamandır. "Gitmek" deyince "nereye" diye sorulmaz. "Nereye" gitmekle değil, varmakla ilgilidir. Ben yalnızca gitmek istiyorum... Ama insanın gitmeleri, dünyayla birlikte dönmesi gibi. Hissedemiyor gittiğini. Yalnızca uyurken gidebiliyor insan o yüzden. Uyumak, atmosferin dışına çıkmak gibi...
Bir gün gidersem, veda mektubumu kâğıttan gemi yapıp denize bırakacağım ama... Sözcüklerim suya karışacak, ben yollara...
Bir zaman önce "Hiçbir işe de yaramıyorsun ama insan seni özlüyor," demişti kuzenim. İnsanın özlendiğini "ama"lı cümlelerle öğrenmesi sunta tabir edilen o form bisküvilerinden yemek gibi... "Ama"dan öncesinin "hiçbir işe yaramamak" üzerine olmasıysa o bisküvinin küflenmişi tadında... Bunun gerçek olmasıyla benzeştirebileceğim rezillikte bir şey yemedim henüz...
İşine yaradığım insanlar da var. Onlar genelde özlemiyorlar. İlginç aslında... Ters orantı gibi bir şey. Ya da şarkılar çok etkiliyor beni. Bilmiyorum ki... Belki de gazdan hep... Bir servis çağırmalı.
Gitmek istiyorum bir zamandır. "Gitmek" deyince "nereye" diye sorulmaz. "Nereye" gitmekle değil, varmakla ilgilidir. Ben yalnızca gitmek istiyorum... Ama insanın gitmeleri, dünyayla birlikte dönmesi gibi. Hissedemiyor gittiğini. Yalnızca uyurken gidebiliyor insan o yüzden. Uyumak, atmosferin dışına çıkmak gibi...
Bir gün gidersem, veda mektubumu kâğıttan gemi yapıp denize bırakacağım ama... Sözcüklerim suya karışacak, ben yollara...
Yorumlar
bu yaraladı :( yüreğine sağlık
Kalemine sağlık. Kendini yolda arayan herkesi içtenlikle yansıtır olmuş.
Calamity yorumunuz bana Oruç Aruoba'dan bir şey çağrıştırdı.."Yol kendine bir yer bulamamış kişinin özlemidir.
Kendi yerini yerleşikte bulamayan kişi onu yolculukta arar.
Nasıl, bir yer, bir yolun başı ya da sonu; bir yol da,
bir yerden önceki ya da sonraki bir durumsa
kişinin durumu da, hep öyle ya da böyledir..."