Şair burada....

İnsan bazen cesaretsizliğini çaresizlik diye satan bir dolandırıcı... "Elimden hiçbir şey gelmez ki!" diyorum kendime. İnanmak istiyorum. Ne tuhaf, insan bazen gerçekten elinden bir şey gelmesin istiyor. İnsanın cesaretsizliğiyle yüzleşmesinin çaresizliği, çaresizlikleri mumla aratıyor insana.

Çaresizliğin çaresi var. Kelime oyunlarına girmeyeceğim, hayır. Ama ne sefilce insanın kendini kandırmaya çalıştığı o anlar. Rüyanın ortasında uyanmak ve her şeyin bir rüya olduğunu fark etsen de devam etmek o rüyayı görmeye... İnsan hiç değilse rüyalarına inanabilmeli.

Rüyalarımda sık sık bilinç düzeyine çıkıyorum. Bir keresinde yan yana yürüyorduk bir arkadaşla. Rüyanın hikâyesi içinde yollarımızın ayrılacağı noktada "Şimdi uyanmam lazım abi, okula geçiyorum zaten, görüşürüz orada," demiştim arkadaşa. Bir keresinde de şahsen tanımadığım bir adamı görmüştüm de bilinç düzeyine çıkıp "Bunun ne işi var rüyamda?" diye sorgulamıştım. Sonra, "Haaa, bu ara X çok bahsetti ya adamdan, ondandır," açıklamasıyla rahatlayarak rüyaya döndüm. Bir kez de bilincimle inatlaşmıştım. Rüyamda bir kanepeye yüz üstü uzanmış, müthiş rahatlamış bir haldeyken bilincim, rüyadaki benim kulağıma "yüzüstü yattığını sanıyorsun ama bir uyan bak, sırt üstü yatıyorsun aslında," diye fısıldamıştı. "Yürü git, kafamı karıştıramayacaksın," demiştim ona. Epey bir münakaşa ettiğimizi hatırlıyorum. Uyandığımda sırt üstü yatıyordum.

Cesaretsizliklerim de rüyalarımın kaderini yaşayacak belli ki. Korkaklıklarımı hiç unutamayacağım. Ve korkaklığım yüzünden yapmadıklarım ağır bir boşluk olacak içimde. Çünkü boşluk dünyanın en ağır şeyi... Bilhassa insanın içinde daha da ağır çekiyor...

Ama bazen, rahatlatıcı oluyor korkuların ardına sığınmak. Çünkü korksan da korkmayıp yapsan da sonucu değiştirmeyecek şeyler vardır. O zaman insanın içinde müzelik bir umut parçası kalır. Arkeolojik kazılarda bulunmuş tablet parçaları gibi özenle saklanır ve ziyaretine gidilir ara sıra... Hep bir "belki korkmasaydım farklı olurdu" kapısı vardır, eski evlerin misafir odaları gibi. Kullanılmaz ama oradadır.

İyi ki bunları bir şiir olarak yazmaya kalkmadım. Beceremezdim ya, becersem bile ileride zorlanırdı çocuklar "Şair burada..." diye başlayan cümleleri tamamlamakta.. Ya da sonuna not düşerdim: "Şair burada ne demek istediğini kendi de bilmiyor." Acaba çıkıp da "Korkaklığına kılıf dikiyor," diyen olur muydu?


Yorumlar

M.Furkan Gürses dedi ki…
Tarif etmekte zorlandığınız durumların ve duyguların tam da istediğiniz gibi anlatıldığını görmek çok büyük bir keyif.
Kaleminize sağlık...
ena dedi ki…
Eyvallah:) Okuyan göze, anlayan yüreklere sağlık asıl:)