Martılara Rağmen Sustuklarımdır

Yağmur yağıyordu. Pencereyi açtım. Ezan sesi doldurdu kulaklarımı. Yukarıda, çok yukarıda bembeyaz martılar süzülüyordu. (Nedense martılar uçuyormuş gibi gelmez bana. Süzülür onlar yalnızca.) Bir adam yağmurun altında koşarak geçti sokaktan. Galiba camiye gidiyordu.

Öyle müsaitti ki ortam, pencere önlerinde hırkasını sıkıştırarak ellerini kavuşturangillerden değil de elini cebine sokangillerden olmama rağmen hırkamı tutup iyi bir çektim iki yanından, çiçek oldum. Sokağın caddeyle kesiştiği noktaya dökülmüş yapraklar ne güzeldi. Üstelik kirliydi sokak lambaları.

Yağmur yağıyordu. Açık pencerenin önünde ürpermenin insanın gözlerini dolduran bir güzelliği var. Martılar bir ara kayboldu. Oysa tam dua ediyordum ben. Gönlümden geçenleri dillendirmek konusunda pek başarılı değilimdir. Konuşabilseydim, yazmazdım zaten. Kendimi zorladım bu sefer. Martılar kayboldu o ara. Martıların yokluğu umutsuzluktur oysa. Martılar geri gelsin diye sustum. Ne zaman sussam, çenem düşer benim. Burnumdan süzülen yağmur damlaları gibi harfe bulanır her yanım.  Bir kâğıda yazsaydım, tutar buruştururdum burada. Yapamıyorum.

Martıları seviyorum. Ama yine de "Amin."

Yorumlar

Adsız dedi ki…
ne güzeldir martıların sesleri...bana hep deniz kokusunu hatırlatıyor onlar...sen kaplumbağagillerdenim dedin ya bende denizgillerdenim ...onsuz yaşayamayan familyasından,kokusunu,sesini,maviliğini görmeden yaşayamam...yağmurun en çok abdal ıslatanını sevmişimdir,sokakların sesizleşmesini,toprağın mis gibi kokusunu ;ama en çok neyi seviyorum biliyormusun ..en çok yağmur sonrası çıkan salyangozları ; delidir derler bana yakınlarım ama ne yapayım bende böyleyim..yazın yine çok güzel..beni ağlattın, yaradan da seni hep güldürsün AMİN
ena dedi ki…
Ağlamak miktarınca olunca güzeldir, gülmenin yolunu temizler:) Sen de hep gülesin inşallah:)

Da ben de belki deniz kamplumbağasıyım, ne biliyorsun?:))
Adsız dedi ki…
nedenini bilmediğin ağlamaların oldu mu senin ena?,benim çokça oluyor bu aralar; sağol güzel dileğin için...
sen deniz kaplumbağası olamazsın ki...başını çıkardığın zaman hemen gökyüzünü görebilmelisin sen,martıları duyabilmelisin,kaldırımlarda dolaşmalısın,havayı içine doya doya çekebilmelisin,insanlar olmalı yanında izleyebileceğin :)) ama kanat takmış kaplumbağa olabilirsin evet evet bak bu olur :))uçan ena :)))
ena dedi ki…
Nedenini bildiğimiz ağlamalar, tam olarak ağlama sayılıyor mu ki?

Ama sonuçta deniz kaplumbağaları hem suda hem karada yaşayamıyor mu? Tamam, yüzme bilmiyorum ama:))
Kanat takmış kaplumbağa mı vuhuuu! :)) Kaplumbağalar da Uçar diye bir film vardı, ama yıllardır izleyemedim bir türlü:(
Adsız dedi ki…
çok güzel bir türkü buldum sana armağan ediyorum,umarım beğenirsin ben bayıldım...sözleri şöyle

Öyle uzak ki gemi
rengini seçemiyorum
denizin öyle içinde ki
denizin rengine dönmüş rengi...

söyleyende çok güzel söylemiş; tavsiye ederim muhakkak dinle :))

hiç uyku yok bu aralar...yarın annemin doğum günü;bunuda niye söylediysem :))kendine dikkat ,iyi geceler,iyi uykular güzel Ena
ena dedi ki…
Ahahaha stüdyosu kötüymüş onun, ses kaydı berbatmış diyorlar:)) Sen hâlâ oralarda mı geziyorsun yahu:))Silecem hepsini:))

Bendeyse sürekli bir uyku hali. üstelik uyumamamam, çalışmam gerek.
Annen mutlu mesut nice yıllar sana liman olsun inşallah:) Anneler ne güzeldir ama. İki gün sonra benimki de buraya gelecek, heyecan yaptım:)