Keman Nağmelerinin Yazdırdıklarıdır...

Rüzgâr öyle bir esiyor ki... Sanki söküp götürmek ister gibi bütün olumsuzlukları. Cevizler düşüyor dalından. Kocaman ve yeşil hâlâ. Eli kınalanıyor insanın. Sonra orta karar demli bir çay eşliğinde oturuyoruz içeride. Akşam karanlığı çöküyor. Keman...Keman dinliyoruz. Her duyan "Çok güzelmiş bu müzikler" diyor. Ailemizde ilk defa böylesi bir uzlaşma var. Ben rüzgârın kemana eşlik edişini dinliyorum. Müzik ve doğa..İki mucize kol kola girmiş.Ben sarkaç gibiyim.Bir öfke bir huzur gidip geliyorum.


Öfkemin zerre alakası yok burayla. Burası bir savaş alanı aslında. Huzur ve başka bir mekana ait o öfke mücadele ediyor... Ben, bir onun bir diğerinin eline geçen bir kale burcu gibiyim. Burası huzur sahası ve öfke deplasmanda... O yüzden ani ataklar şeklinde ele geçirebiliyor beni ancak...

Ama ah, bu müzik... Eskilerin müziği tedavi olarak kullanmasına şaşmamalı... Hangi hap, hangi iğne, hangi serum bir tebessüm oluşturabilir ki yüzde... Müzik kulaktan alınan, sonra yavaş yavaş önce tebessüm şeklinde dudaklara, ardından derin soluk alışlarla burna tesir eden bir ilaç aslında. Nihayetinde insanın yüreğine ve ruhuna tesir ediyor... Müsekkin derler ya eskiler, musiki ile var mıdır bir akrabalığı?

Yazdıkça huzura doğru sallanıyor sarkaç... Yazmak da müzik kadar rahatlatıyor insanı... Ve böyle böyle yayılıyor tebessümler. Doğru söyleyin, okurken gülümsemediniz mi?

Yorumlar

ena dedi ki…
eyvallah:)
Unknown dedi ki…
Harika bir paylaşım, okurken mutlu edecek derecede hemde... Çok teşekkürler, emeğinize sağlık. Keman Kursu İzmir