Olağan Şeyler....

Bugünlerde çok berbat gidiyor her şey.

Bugünlerde, sanki hayat uzaktan sinsice izliyor beni ve pis pis sırıtıyor arkamdan.

Böyle bir döngü artık benim hayatım. Hemen hemen her şeyin keyifli gittiği, kendimi sevgi pıtırcığı gibi hissettiğim dönemlerin ardından hep sarsıcı şeyler..Küçülen gözler, başta beliren yakıcı,berbat bir ağrı, sigara - kahve tüketiminde hızlı artış, gıda tüketiminde sıfıra yakınlık... Sonra yine her şeyin yoluna girdiği ve öyle devam ettiği bir süreç... Ta ki "bu artık böyle gider" diyene kadar.

Gerzeklik bende ki, her seferinde de diyorum bunu... Öyle de güveniyorum yani koşulsuz şartsız.

İşin tuhafı, öyle saçma sapan, öyle küçük şeyler oluyor ki bu başlangıçların nedeni... Geri dönüp baktığımda inanamıyorum. Küçülen gözlerim hayretle büyüyor. "Ama nasıl olur yaa!" diyorum...

Hakikaten, nedir bu böyle? Bu kadar küçük, bu kadar abuk nedenlerle beni bu kadar çok üzemezsin hayat. Gerçek derdin nedir, hele bir söyle... Söyle de varsa bir çözümü bilelim... Ne gerekiyorsa yapalım.

"Ne oldu?" sorusuna verecek bir yanıtım yok. Diyorum ya, hayret ediyorum ben de. (Şu yazı içinde iki defa kullandığım "hayret" kelimesi bir anda o kadar manasız geldi ki bana az önce ikinciyi yazdığımda. Bir önceki cümleyle beraber üç oldu bir de.)

Tüm bu sarsıntıların üstüne sanırım omzumda bir problem var. Hastanelerden nefret ediyorum ama içimden bir ses git film çektir diye dürtüyor beni. Çünkü zamanında çok kas ağrısı çektim ama hiçbiri bu kadar yakmadı canımı. Öksürürken bile bir şeyler batıyor omzuma... Evet yahu, evet... Her şey üst üste geliyor. Bir dur hayat, bir sakin... 6 milyar insanız şurda, bir paylaşımcı ol.

Neyse ki Sezen ablamız var be... Ne diyor Yalnızlık Senfonisi'nde... "Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp yeniden ayağa kalkmak"

Dur hele sen hayat dur, şu ağrılarım geçsin de biraz. Daha dikilip askerlerinin karşısına, nakaratına geçeceğim şarkının:

"Hadi gelin üstüme, korkmuyorum!"

Yorumlar