Biz Şimdi Bu Boku Neden Yedik?


Son zamanlarda yaşanan gelişmelere bakıyorum. Ölenlere... Öldürenlere... Ölenler üzerinden söylenenlere... Her ölümle birlikte daha çok ölüm diye haykıranlara... Savaş çığırtkanlığı yapanlara... Körükledikçe körükleyenlere, gazı verdikçe verenlere...

Ölüm sadece ölüm doğuruyor halbuki. Ve benim aklıma lisede, çok değerli bir hocamın Yüzyıl Savaşları konusunun özeti olarak anlattığı bir fıkra geliyor.

Bir soylu ve marabası uzun bir yolculuktalar.Maraba arabayı çekmekte,soylu keyif sürmekte.Böylece ilerlerken bir öküzün pisliğini görür yerde soylu. "Ey maraba," der. "Şu boku ye,neyim var neyim yoksa senindir." Maraba tereddüt etse de sonunda yer o boku ve her şeyin sahibi olur.Şimdi soylu çekmektedir marabanın oturduğu arabayı. Ama yediremez maraba bu işi kendine.Bir süre sonra bir kez daha pislikle karşılaşırlar.Maraba döner,"Sen de şunu ye,her şeyini geri vereyim sana," der.Nihayetinde her şey eski halini almıştır.Maraba yine maraba soylu yine her şeyin sahibi.Birbirlerine bakarlar.Der ki maraba, "Madem bir şey değişmeyecekti, biz bu boku neden yedik?"


İşte bunu düşünüyorum. 30 senedir aynı şeyi yapıyoruz. Kana kan, dişe diş... Her iki taraf da... Hiçbir şey değişmiyor. Asırlar sonra tarih derslerinde yine anlatacaklar bu fıkrayı...

Hakikaten, 30 senedir hiçbir şeyin değişmediğini göre göre, biz bu boku neden yiyoruz? Neden? Daha fazla ölümün, daha fazla kanın, daha fazla şiddetin şifa olmadığını anlayamadık mı?

Yorumlar