Öylesine Yazılan Bir Yazı

Birkaç gündür, büyüdüğüm küçük ilçenin on kilometre kadar uzağındaki küçük bağ evindeyim.

Normalde olsa stres içinde olacağım, kendi kendimi yiyeceğim bir dönem. Çeviri teslimine az bir süre kaldı ve ben her zamanki gibi bir iki güne bir haftanın işini sığdırmak zorundayım.

Ama doğanın bir sakinleştiriciliği varmış hakikaten. Gündüzleri veranda da, geceleri ışığa gelen börtü böcekten hoşlanmadığım için içeride çalışırken hiç de çalışıyormuş gibi hissetmiyorum kendimi. Öylesine güzel akıp gidiyor ki...

Akşamüstleri misafirler geliyor genelde. Misafir dediysem, çok da sayılmaz ya....

Öksürükten müzdaribim bu aralar. Ara sıra şiddetli öksürük krizleriyle sarsılıyorum. Akşamüstleri, iş çıkışı uğrayan amcam "Bir dakika" diyor, kayboluyor bahçede. Biraz sonra elinde topladığı otlarla gelip, karışık bitki çayı hazırlıyor.:) Anında üretim... Şahane...

Sofradaki salatanın sadece yağı ve baharatları dışarıdan, anında toplanıp, yıkanıp kesiliyor...

Eskiden sevmezdim burayı. Gelmezdim, gelsem de hava karardı mı "Hadi dönelim," diye tuttururdum. Şimdi yaşlandım mı yoksa buranın o dönem olmayan bazı eksikleri tamamlandı da ondan mı bilmem, eskisinden çok daha fazla keyif alıyorum burada olmaktan. Bugün birkaç işi halletmek için ilçeye gittik, dönmeye can attım. Çok sıkıldım.

Ama neticede bu yazıyı yazabilmem değil de ekleyebilmem, o sıkıcı ziyaret sayesinde gerçekleşiyor. Artık son eksiği de tamamlandı buranın: İnternet:)

Dağınık bir yazı oldu belki... Ama tuhaf bir "bırak dağınık kalsın" hissiyatı içindeyim tam da şu dakika...

Yorumlar