Zamanı Başa Sarmak


Ben bugün zamanı başa sardım… O günden bugüne öğrendiğim, kazandığım ne varsa geride bıraktım. Bir seni aldım yanıma şimdiki zamandan.
Ne zamandır kolaylığına aldandıklarımı bir kenara fırlatıp attım. Yıllardır bir köşede dura dura tozlanan o küçük kutuyu açtım. Önce içindekilerin tozunu aldım, sonra yüreğimin. Şimdiki zamandan bir tek seni aldım… Yıllar içinde kahveme fazladan giren şekerleri bile ardımda bıraktım. Gece, müzik, kahve, sigara… Sonra ben ve yüreğim… İlla ki dolu gözlerim. Bir güzel temizledim yüreğimi ve en güzel yere yerleştiriverdim seni. Şimdiki zamandan bir tek seni aldım. Çünkü geçmişten izler vardı sende. Sırf ona kandım… Geçmişten bizler vardı sende… Geçmişten hisler vardı sende… Buna aldandım…
Yapbozun büyülü parçasıydın. Yıllar önce kaybettiğim… Kimdir, nedir bilemediğim… Arayıp da bulamadığım. “Çık ortaya n’olur, yaralarım iyileşsin,” diye yalvardığım… Bu gece zamanı başa sardım ve yanıma yalnız seni aldım… Sen sihirli parça değilsin ama senin yüreğimdeki izdüşümün… İşte sihirli parçası düşümün…
Bu gece müziğimle, kahvemle, sigaramla barıştım. Sen düştün aklıma, yüreğime sarıldım. Beni yıllar önce terk eden sözcükler, yüreğime düşüyor şimdi… Konfetiler gibi…
İlla ki hüzün kattım biraz… Biraz umut… Biraz bekleyiş… Sonunun gelmeyeceğini bildiğim bekleyişler… Sonu mühim olmayan… Çünkü ben hep üç noktaları sevdim. Virgülleri… Beklemeyi… Bizzat bekleyişleri…
Sonunu hiç görmedim ki…

14/02/2010; 01:14
ena
* Resimdeki kasetin tozlarını temizleyip dinlerken yüreğe dolanlardır...

Yorumlar