Aklımdaki Sorular

Son zamanlarda aklıma takılan birtakım sorular var. Kimi gerekli, kimi gereksiz...Ama zaman zaman beynimin kıvrımlarından akıp geçen sorular/düşünceler işte... Bir kısmını sıralayayım, belki yardımınız dokunur.

*Son zamanlarda nedir bu bendeki halsizlik, mecalsizlik?Öyle oturup kalayım istemeler... Nedendir?

*Neden kimi zaman bir türlü uyuyamayıp günlerce uykusuz dolaşıyorum da kimi zaman da günlerce kalkmamacasına uyuyasım geliyor?Birer ikişer saat ayakta kalıp hemen geri yatıyorum öyle?

*İşten çıkınca manyakça kitap okumayı planlarken geride bıraktığımız 45 gün içinde neden bir kitap dahi bitiremedim?

*Aklımdaki hikaye kılıfına yakışacak o güzel özü nerede bulurum?Ya da bulur muyum?Ne zaman üşengeçliği bir kenara bırakıp başlarım yazmaya?

*Kimi zaman sabaha kadar açık TV. Yayınlanan hemen hemen tüm diziler ekrandan akıp geçiyor. Neden bunların çoooook büyük bir çoğunluğuna bakınca gülme krizine girmek ile mide bulantısını zapt etmek arasında bir sarkaç gibi gidip geliyorum?

*Ayrıca Kavak Yelleri'nde Sarp Apak'ın kıyafetlerini kim seçiyor?Kendisi mi?Tüm diziler içinde en şahane giyinen erkek ünvanını elde etti nazarımda. Hakikaten çok iyi yani!

*İlahi adalet gerçekten var mı?Zamanında üzerime fazlasıyla gelerek "Hay ben senin!Dingil herif seninle mi uğraşacağım be!" dememe ve sevdiğim birtakım şeylere veda etmeme neden olanların şu sıralar canlarına okunması bunun bir tezahürü müdür?

*"Anne eli" kavramı gerçekten var mıdır?Aynı çaydanlıkta,aynı suyu ve aynı çayı aynı oranlarda kullanarak demlediğim halde neden annemin demlediği çay ile benim demlediğim arasında belirgin bir lezzet farkı baş göstermektedir?Ayrıca yine aynı oranda malzeme ve aynı yöntem ile yemek yaptığımda neden o yemeklerin kokusu,anneminkiler gibi sarmamaktadır ortalığı?

*Haftalarca "efsane" diye kafaya vura vura reklamı yapılan Aşk ve Ceza neden bu kadar fiyasko bir dizidir ve yönetmeni neden kendimizi odada dönen sinek gibi hissetmemizi arzulamaktadır? (2.Bölümde hareketli kamera kullanmak istemiş yönetmen abimiz ancak öyle rezil bir kullanım ki... Sabit duran iki kişi...Oturmuşlar yatağın üzerinde, biri soru sormuş,cevap bekliyor diğerinden; diğeri suskun.Kamera ise gereğinden fazla hızlı birtakım akrobatik hareketlerle bir erkeğe, bir kadına yöneliyor. Adamın yüzüne geliyor, bir saniye kadar sallanıyor orda sonra hızla eline inerek ordan kadının yüzüne kalkıyor filan. Hangisinin kanını emsem diye karar vermeye çalışan bir sivrisinek gözü...)

*Bu sorulardan daha kaç tane sorabilirim diye kendimle iddiaya girmem mantıklı mıdır değil midir?Ayrıca rüyasında bile bilinç düzeyine çıkarak rüyasındaki kişiliği ile kavga eden bir tek ben miyim?

Yorumlar

N.Narda dedi ki…
Naçizane cevap vereyim:
İlk üç soru: Depresyona giriş. Hadi biraz yumuşatalım: Dönemsel stres artışı :)
4.sorunuz: Mutlaka gelir. Kimileriri zorlayarak elde etse de (ettiğini söylese de) zamanını bekliyordur. Bir gün kağıt üzerinde yuvarlanıp durur :) Üşengeçlik konusunda ise akıl verecek son kişiyim:)
5.sive 6.sı: Artık ekranlara bakmaya bile tenezzül etmiyoruz.
7. cevap: Var elbette. Ama ben "bu dünyada" göremedim şimdilik. Bence siz şanslı gruptansınız.
8.cevap:Psikolojik ve sosyolojik birçok çözümlemeye gidebiliriz...ama asla annem gibi güzel yemek yapamayacağım!

9. cevap: siz de çok şey istiyorsunuz canım: Dört başı (iki mi desek) mamur bir Türk TV dizisi! :)
10.su: Pardon, kulube ne zaman üye olmuştunuz?

Size iyi günler dilerim :)
ena dedi ki…
Çoook teşekkür ederim efendim zahmetiniz ve keyifli cevaplarınız için...Üyelik tarihimi hatırlamıyorum, birden içine almış beni sanırım:)

Ve galiba hep çok şey istiyoruz.:)İstemeyi bırakabilsek insan olmaya devam eder miyiz? Sanırım Aklımdaki Sorular part2'ye doğru gidiyorum:)