İYİLİKTEN DOĞAN MARAZIN BABASI KİM?

Son birkaç gündür en çok bunu düşünüyorum: İnsanları anlamak mı daha zor yoksa kendinizi başkalarına anlatmak mı? Yine son birkaç gündür “İyilikten maraz doğar” sözünü irdeliyorum. “Neden bu kadar doğrusun sen?” derdim bana cevap verebilecek olsaydı. Siz biliyor musunuz?

İnsanın doğasını düşünüyorum bir de… İyiliği maraza* hamile bırakan baba, insanın doğasında mı var, yoksa öğrenilmiş bir şey mi? İnsanlarda bencilliği bunca öne çıkaran ne?

İnsanları anlamak da zor, kendinizi doğru ifade etmek de… Ama ikisi bir noktada kesişince… O zaman “karanlık gece” çöküp kalıyor yüreğinize. O hep burun kıvırdığınız iletişim, sözlü ifade, beden dili tarzı kitaplara daha bir ilgiyle yaklaşmaya başlıyorsunuz. Hatta tam anlamıyla onlardan medet umuyorsunuz. Bu alandaki yabancı kitapların çeviri rezilliğine rağmen alıyorsunuz elinize… Türkçe kitaplarda ise daha çok “başarılı” iş adamlarının ve verdikleri seminerleri, konuşma dilini yazı diline uydurmadan kitaplaştıranların egemenliği hakim. Onlarda da düzgün Türkçe bulmak zor… (Mutlaka arada gerçekten iyi olanlar da vardır, onlara saygımız sonsuz) Ama işin tuhafı okurken dile, üsluba, akıcılığa bunca dikkat etseniz bile medet umuyorsunuz işte. “Olsun, bir işe yarasın da” diyorsunuz… Bu kitapların neden bu kadar sattığını daha iyi anlıyorum şimdi… Ve endişe duyuyorum. Herkes benim gibi koşullarda ihtiyaç duyuyorsa bunlara vay bizim toplumun haline…

Rafları taradım, satışlara baktım, hiç iade edilmemiş olanları ayırdım, sonunda bana “Tongue Fu – Sözlü Dövüş Sanatı” kaldı. Yaklaşık bir 70 sayfa okudum. Sonra bugün verilen örneklere benzer bir durum çıktı karşıma, “hadi bakalım, test zamanı” dedim, yazılanı uyguladım. Ben kitaba göre kurduğum cümleleri bitirdikten sonra o uzuuuun kuyruktan bir daha tek şikayet ve itiraz yükselmedi. Bu karşımda nispeten daha kibar bir topluluğun olmasından mı kitabın etkisinden mi bilmiyorum.

Ama zaten kafam karışık bu aralar. Hayatımda hiç olmadığım kadar sessiz geçirdiğim koca iki gün geçti. Bundan sonra da böyle sessiz geçeceğe benzer günlerim. Ama bildiğim şu var ki, bir daha eskisi gibi yaralanmayacağım artık.

Önyargıları kırmanın bir yolunu bilen var mı? Ya da uzun zamandır tanıdığınız bir insanın, ikinizi de sadece birkaç gündür tanıyan birinin yalan yanlış sözlerine inanıp da size inanmamasının kırgınlığını geçirmenin formülünü?

Bedduayla çok işim olmaz… Sadece dua etmek geliyor içimden, öyle bir şey olsun ki, bugüne kadar yaptığı haksızlıkların farkına varsın önyargıların en sağlam daimi müşterisi…

* Sözlüğü açtım, anlamlarına baktım marazın. Tıpta hastalık, güncel Türkçede ise dayanılması güç durum diye geçiyor. Çeşitli yörelerde “oysa”, “ağızdan çıkan sıvı” gibi anlamları da var. Ama benim en hoşuma giden tanımı Divan-ı Lûgati’t Türk’ten oldu: “Karanlık gece”

Yorumlar

Sera dedi ki…
Tongue Fu tarzı kitaplara takmıştım bi ara. Başta uygulamaya çalışıyorsun, sonra umudunu kesiyorsun. Günü kurtarmak için yazılan kitaplar olarak görüyorum o kitapları. Üzüntüsüz yaşama sanatı diye bir kitap vardı bir de.

Ama olmuyor. İyilikten maraz doğduğunu çoğu kez gördüm ben de. İnsanlara inancım pek yok. Eskisi gibi fazla bir beklentim de yok zaten. Bir şekilde arındığımı hissediyorum böyle bakınca olaya.
ena dedi ki…
İyiniyet böyle gözün önünde bir perde gibi oluyor bazen... İyi niyetimi çıkarıp düşününce bir de bazı şeyleri, "iyi" bir insanın her şeyi planlı olarak yaptığını, suçun benim üzerine kalacağını bildiğini, sırf bunun ardına sığınarak eyleme geçtiğini fark ettim mesela.

insanlara güvenmeyince daha mutlu geçiyor mu hayat? Böyle daha huzurlu? Daha sakin? Paranoyaklığıma mı varıyor yoksa?
Sera dedi ki…
ben daha huzurlu hissediyorum neden bilmem. paranoya da oluyor ama alıştım artık :)
ena dedi ki…
Bunca yıldır yaşarım ve insanların ikiyüzlülüğüne bakarım, hala hayret etmekten alamam kendimi... Alışmak haksızlıklar, iki yüzlülükler vs karşısında bir türlü apamadığım bir şey. ne kadar isterdim halbuki... Ama bir şekilde alışmam gerekiyor, çok iyi anladım bunu son bir haftadır hızlanmış olan, birkaç aydır devam eden şu süreçte.