Uzun Bir Aradan Sonra

Uzun bir dönem yazmadım... Yazamadım. Neden bilmiyorum. İçimden gelmedi belki de... Ya da çağımızın en yaygın, en geçerli bahanesine tutunmalı... "Öyle yoğunlaştı ki işler, zaman bulamadım." Bu bahanenin gerçeklik payı yok değil hani... Bitirilmeye çalışan bir okul, haftanın 6 günü 8 saatimi yiyen bir iş ve eve gelince yetiştirilmesi gereken çeviriler derken akıp geçmiş zaman.

Ama şu da var ki şiddetle istenen bir şeyi zamansızlık dahi engelleyemez. İçimden gelmedi demek.

Bu arada elbet okudum bir şeyler...En son Har hakkında yazmışım... Har'dan sonra okudularımı tek tek listelemek ya da hepsi hakkında uzunca bir şeyler yazmak güç. Ki zaten üzerinden geçen zaman çok ayrıntıyı alıp götürdü muhtemelen.

En temizi, okuduklarım içinde beni etkilemiş olanların isimlerini yazayım kısaca... Bundan sonra okuduklarım hakkında uzunca yazabilmeyi dileyerek...

*Her Türkiyeli'nin okuması gerektiğine inandığım bir yazar... Ve adı en çok duyulmuş kitabı belki de: Kürk Mantolu Madonna... Evet, okumak için geç kalmışım...

*İhsan Oktay Anar'ı keşif sonra.. Yine geç kalmış bir keşif... Puslu Kıtalar Atlası kurgusuyla, Suskunlar diliyle büyüleyici.. Anar'dan bundan sonra Puslu Kıtalar Atlası'nın kurgusu kadar güçlü bir kurguya ve Suskunlar'ın dili kadar ustaca kullanılmış bir dile sahip bir kitap bekliyorum.

*Aybalam'ın sponsorluğunda Paul Auster'a ilk yolculuk: Ay Sarayı

* Beni etkilemediği bir roman yazdığında çok etkileneceğime inandığım bir yazar; Elif Şafak... Siyah Süt... (Geçenlerde çalıştığım mağazaya geldiğinde yeni bir kurgu geliyor mu diye sorduk. "Bundan sonra gelecek inşallah" dedi bol "Eyvallah"lı konuşmasında...)

*Parfümün Dansı... Yine geç kaldığım kitaplardan biri... Adını bilmediğim o müşteriye selam olsun... Tam kapıdan çıkarken filmlerdeki gibi dönüp "Haa.. Parfümün Dansı'nı okudunuz mu? Mutlaka okuyun." demese daha da geç kalabilirdim.

*Ve bugün öğlen saatlerinde bitirdiğim, okurken çok keyif aldığım, aldığım keyifle keyiflendiğim kitap: Bir günlük Yerim Kaldı, İster misiniz? Engin Geçtan... Psikiyatrlar biliyor bu işi...

Yorumlar

Sera dedi ki…
Ay Sarayı benim okumadığım bir iki Paul Auster kitabından biri senin aksine. İlginç ve zıt bir tesadüf mü demeliyim :)

Kürk Mantolu Madonna ve Parfümün Dansı'nı ben de çok sevmiştim. Siyah Süt için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. İhsan Oktay Anar'a da mesafeli yaklaşıyorum. Fazla tarihsel kitaplar ilgimi çekmiyor.

İyi okumalar :)
ena dedi ki…
Siyah Süt'ü diğer Elif Şafak kitaplarından ayrı bir eyrde tutup öyle değerlendirmeye gayret ediyorum. Tamamen kurgudan müteşekkil romanlarıyla kıyaslayınca çok "popüler" (mi demeliyim ne demeliyim?) çok yavan kaldığı aşikar. Hani sanki üst-orta sınıfa mensup, gençlik ile orta-yaş sınırında duran kadınlara hitap eden bir kitap. Ve tabii ki kurgusal romanlarını tercih ederim ben de... Ancak Siyah Süt de eserlerini çok beğendiğim bir yazarın iç dünyasına misafir olmanın hazzını tattırdığından olsa gerek, çok da öteleyemeyeceğim bir kitap oldu.

İhsan Oktay Anar... Ben tarihi romanları severim. (Ne kadar da zıtmışız yahu biz:) neyse, kankamla da çok az ortak özelliğim vardır zaten)Ama İhsan Oktay Anar'da, ama özellikle de Suskunlar'da gördüğüm tarihi bir romandan ziyade ustaca kullanılmış bir dil oldu. Hani ilk eserlerinde sanki Osmanlıca kökenli kelimeleri ısrarla kullanma çabası bazı kelimelerin yama gibi durması gibi bir sonuç doğuruyordu. Ancak Suskunlar bunu tamamen aşmış,oldukça oturmuş bir dil var.

Bu aralar yine bir çeviri işi çıktığından hızlıca okuyamayacağım, ama çeviri bitince sizler okuyup bir fikir verirsiniz artık:)

eyvallah:)
Ludmilla dedi ki…
Aslı Biçen'i de yazsana buraya,özlemişim yazılarını :)