Sezen'e (h)içlenme...


‎"Ve hüzünden öğrendim sevmeyi," diyorsun. Bize hep öküz ile buzağı arasındaki ilişkiyi öğrettiler be abla. Ne bileyim, hangi hayvan hangisinin neyi oluyor, bizim aile ilişkilerimizde o ilişki neye tekabül ediyor filan... Babanın kız kardeşidir hala dediler de mesela yeri gelir anne dersin ona demediler. Onları bile sevmekten hiç bahsetmediler. Bize hüzünle sevmek arasındaki ilişkiyi öğretmediler abla. Hüzün kötü dediler. "Sevmenin çarlistonu iyi hoş da acılısını boş ver," dediler. Hüzünden sevmeyi öğrenmek... Eğitilmeseydik mümkündü belki. Biz o yüzden hiç sevemedik tam anlamıyla. Şimdilik hüznü seviyorum ben. İyi bir başlangıç sayılır mı bilmiyorum. Sonra, "Yalnızlıktan öğrendim binlerce masalı" diyorsun sen ablam. Bize yalnızlığın hep kötü taraflarını saydılar. Delirtir insanı dediler. Masallar hele... Önce oyalamak için anlatıp sonra "bırak bu masalları" der oldular öfkeyle. Biz de bir zaman tedirgin bakışlarla "Bana masal anlatsana" derken birden gözlerimizi öfkeyle açarak "Bana masal anlatma!" derken bulduk kendimizi. O arada ne oldu bilmiyorum. Eğitildik galiba. Terbiye edildik... Bize hep gerçeklerin öneminden bahsettiler abla. Halbuki ben yalnızca inanmak istiyordum...

Yorumlar

Gulsen dedi ki…
"Hüzünle mutlu olmak" bir hastalık halini almamalı ! Sevgilerimle...
Şükran dedi ki…
yazdığın bu yazından çok etkilendim,yazdıklarında haklısın.Takibinde kalacağım:))
Sewvgiler...